banner

Kentsel Dönüşüm

SAĞLIKLI ÖMRÜNÜ TAMAMLAMIŞ BİNALARIN YENİLENMESİ

31 Mayıs 2012 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan 6306 sayılı Kanuna göre; eski bir bina için, Bakanlıkça onaylanmış “ekonomik ömrünü tamamlamış” olduğu konusunda bir rapor verilir ise; arsa sahipleri yeniden yaptırma, müteahhit seçimi, yeni dairelerin büyüklüğü gibi konularda artık “oybirliği” ile değil, üçte iki çoğunlukla karar verilmektedir. Bu şekilde ekonomik ömrünü tamamlamış olan binalar için tüm maliklerinin anlaşma zorunluluğu gerekmez, yeniden inşa sadece bir veya iki daire veya dükkân sahibinin karşı çıkmasıyla engellenememektedir.

Böylece ülke genelinde insan sağlığını ve güvenliğini tehdit eden, depreme karşı da dayanıksız olan bu binaların yenilenmelerinin önündeki “oybirliği” engeli kaldırılmıştır.

İSTANBUL’da binalarımızı niçin yeniliyoruz?

Betonarme binaların ekonomik, sağlıklı kullanım ömrü 50 senedir. Bu 60 yaşına gelen bir bina yıkılır manasına gelmemekle birlikte, artık güvenli bir bina olmadığı manasını taşır.

Ülkemizde 1960-2000 yılları arasında, özellikle İstanbul’a göç oldukça artması sebebiyle, zengin olma hırsıyla birçok müteahhit firma ortaya çıkmıştır. Daha ucuza bina inşa edip daha çok kar amaçlayan bazı firmalar, demir, beton, kum gibi binanın sağlam olmasını sağlayan ana maddelerde, ucuz ve az madde kullanmışlardır. Bu yapıların büyük çoğunluğu ise 1975 yılından sonra ve yine 1975 yılında hazırlanan eski AFET YÖNETMELİĞİ’ne göre ve eski yapım teknolojileri olan, elle karılan betonlar ve düz tip yapı çelikleri kullanılarak yapılmış yapılardır. İstanbul’da bu yapıların sayısının  2,5 milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir.

17 Ağustos 1999 günü yaşanan, 17.000 insanımızı kaybettiğimiz Gölcük depreminden sonra, birçok müteahhit firma kapanmış, işini doğru yapmayan ve dolaylı yoldan insanların ölüme sebep olan birçok müteahhit gerekli cezalara çarptırılmıştır. Gittiğimiz yerlerde hala birçok binanın , depremde hasar almasına rağmen , çatlaklar oluşmasına rağmen sıva veya dış cephe ile sorunun göz ardı edildiği, üstünün örtüldüğünü tespit ediyoruz.

Yeniden yaşanması bilim adamlarına göre kesin olan ama vakti belli olmayan yeni bir İstanbul depremine karşı,  daha dayanıklı ve daha uzun ömürlü olacak yapıların yapılması, bizim için hayati önem taşımaktadır. Muhtemel bir depremde can ve mal kaybını en aza indirmenin yolu, binaları yenilemekten geçmektedir.

Japonyada 8-9 büyüklüğünde yaşanan depremlerde bile , bizim ülkemizde canlarını kaybeden kişilerin sayısı kadar can kaybı yaşanmamaktadır. Bunun sebebi , sağlam binalar yapmış olmalarıdır.

İstanbul’un deniz kenarında bulunması, nem oranının ve yer altı su seviyelerinin yüksek olması, eski yapıların betonarmesinde genellikle deniz kumu kullanılması, temel ve bina izolasyon tekniklerinin uygulanmaması nedenleri ile inşaat çeliklerinin aşırı derece paslanmasına ve çürümesine sebep olduğu görülmektedir. Bu paslanma ve çürümelerin beton yüzeylerde çatlamalara ve dökülmelere yol açtığı tespit edilmiştir.

Eski binalarda yapılan inceleme ve analizlerde de alınan beton numunelerinin ise düşük seviyelerinde olduğu belirlenmiş ve bu seviyenin günümüz şartlarında üretilen beton kalitelerinden çok alt seviyede olduğu  görülmektedir. Bu yapılarda kullanılan yapı Çeliği cinsi ise artık çelik betonarme yapılarda kullanılmamaktadır.

1990‘lı yılların sonlarına doğru yetkili kişilerce hazırlanan ve 1997-1998 yıllarında kabul edilen yeni AFET YÖNETMELİĞİ’ne yaşanan 17 Ağustos 1999 depreminden sonra çeşitli ilaveler yapılmış ve son olarak 2010 yılında bazı ilavelerle daha güncel hale getirilmiştir.

Bunun yanı sıra yine yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda daha kaliteli ve daha dayanıklı Beton sınıfları ve yapı çeliği cinsleri üretilmekte, teknik özellikleri yüksek Beton Santralleri, Beton Mikserleri, Pompaları ve her türlü inşaat malzeme ve makinaları yapılmakta olup bu malzemeler yeni yapılan yapılarda kullanılmaya başlanılmıştır.

Bu arada 2001 yılında çıkartılan 4708 Sayılı  Kanunla yapıların denetlenmesiyle ilgili olarak daha ciddi çalışmalar yapılmaya başlanmış olup, proje ekiplerinin sorumluluğunun yanı sıra, Yapı Denetim firmaları da sorumlu kılınmış, Şantiye Şefliği zorunlu hale getirilmiş, zemin etüdleri daha sağlıklı yapılmaya  ve imalatlarda kullanılan Beton ve Yapı Çeliği  kalitelerinin proje değerlerine uygun olup olmadığının kontrolleri yapılarak denetim altına alınmaya başlanmıştır.

Bu nedenle, Reşat İnşaat olarak başta bulunduğumuz bölge olmak üzere, İstanbul’un birçok semtinde sağlıksız, eski binaların yıkılarak günün teknolojisine uygun, daha dayanıklı, uzun ömürlü ve çağdaş yapıların yapılmasını görev kabul ettik.  Eskiyen, ekonomik ömrünü doldurmuş binaları yıkıp, depreme dayanıklı, semt dokusuna uygun ve akıllı bina özelliklerine sahip yeni yaşam alanlarına dönüştürüyoruz.